Yaz aylarının gelmesi, havaların ısınması ve tabiatın canlanmasıyla birlikte vatandaşlar park, bahçe ve piknik alanlarında güzel havanın tadını çıkarmaya başladı. Ancak önlem almadan yeşil alanlara çıkanları bu aylarda kötü sürprizlerle karşılaşabiliyor. Çünkü bu aylarda kene ısırmalarına bağlı “Kırım-Kongo kanamalı ateşi” olarak adlandırdığımız vakalar artış gösteriyor. Konya Ticaret Odası (KTO) Karatay Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu İlk ve Acil Yardım Programı Öğr. Gör. Başak Ağca, kene ısırmasının nasıl anlanabileceğini ve bu durumla nasıl başa çıkılacağını adım adım anlattı. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Nedir? Ne Tür Belirtiler Gösterir? KTO Karatay Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu İlk ve Acil Yardım Programı Öğr. Gör. Başak Ağca, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşinin (KKKA), 2002 yılı bahar ve yaz aylarında bazı illerimizde görüldüğünü ve Sağlık Bakanlığı’nın yapmış olduğu çalışmalar neticesinde bu hastalığın KKKA olarak doğrulandığını söyledi. Ağca, ‘Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Nairovirus’ grubuna ait bir virüsle kenelerle bulaşan; yüksek ateş, yaygın vücut ağrısı, iştahsızlık, baş ağrısı, mide ağrısı, kusma ve bazen de ishal şikayetleri ile kendisini gösterebilir. Birkaç gün içinde gözlerde ve yüzde kızarıklık, göğüste noktasal kanamalar, vücutta yaygın cilt altı kanamaları, burun kanaması, dışkıda ve idrarda kan bulunması gibi ciddi kanama bozukluğu bulgularıyla birlikte karaciğer fonksiyon bozuklukları mukoza ve iç organlarda kanamalar ve ölüme neden olabilen kene kaynaklı viral bir enfeksiyon hastalığıdır” dedi. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı Nasıl Bulaşır? Bu hastalığın özellikle kene ısırıkları yoluyla insanlara bulaşabilen oldukça ciddi ve tehlikeli bir virüs enfeksiyonu olduğunu belirten Ağca; “Keneler vücudun sıcak, nemli bölgelerini tercih eder. Bir kene vücuda bulaştığında, koltuk altlarına, kasıklara veya saçlı ya da yoğun kıllı bölgelere göç ederler. Beslenmek için uygun bir nokta bulduklarında cildi ısırırlar ve kan emmeye başlarlar. Isıran diğer haşerelerin aksine, keneler genellikle ısırdıktan sonra vücuda bağlı kalır. Kenelerin kan emme sırasında tükürük bezlerinden salgılanan zehirli maddeleri, ağır sinir sistemi bozukluklarına yol açabilmektedir” şeklinde konuştu. “Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi’’ Hastalığı Açısından Risk Grupları Nelerdir? Ağca; “Hastalığın yayılmasında en büyük etkenlerden biri enfekte hayvanların kanı ve doku sıvılarıdır. Ayrıca hasta insanlarla direkt temas da hastalığın diğer kişilere geçmesine neden olabilir” diyerek “Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi’’ hastalığı açısından risk grupları denilince ilk akla gelenleri sıraladı: “Kırsal kesimde yaşayan ve hayvanlarla ilgilenenler, mera ve yeşil alanlarda piknik, av veya çeşitli amaçlarla bulunanlar, çobanlar, kasaplar, çiftçiler, akut hastalarla temas halinde bulunmak zorunda kalan sağlık görevlileri, askerler ve kamp yapanlar sayılabilir.” Kene Isırması Nasıl Anlaşılır? Diğer böcek ısırıklarının zaman zaman kene ısırmasına benzeyebileceğinin altını çizen Ağca, ısırığın kene mi yoksa diğer böcekler kaynaklı mı olduğunu anlamak için bazı tespit yöntemlerinin olduğunu söyledi. “Öncelikle vücutta aniden ortaya çıkan kaşıntı, yanma hissi veya ağrı fark edildiğinde, bunun bir kene ısırığı olabileceğine işaret edebilir ve ısırığın olduğu bölgede kızarıklık ve şişlik meydana gelebilir. Deride ortaya çıkan leke veya kenenin varlığını görmek veya kenenin ısırdığını fark etmek, kenelerin genellikle boyun, saç dipleri, kasık ve bacaklar gibi belirli bölgeleri ısırdığından dolayı ısırılan bölgelerin benzer olmasına neden olur. Ayrıca, kene ısırıklarında ısırılan bölge sıvı dolu değilken, diğer böcek ısırıklarında genellikle sıvı veya irin birikimi görülebilir. Diğer böcek ısırıkları birden fazla ve vücudun çeşitli bölgelerinde olabilirken, keneler genellikle bir kez ısırır, başlarını derinin altına sokarlar ve çıkarmazlar.” Kene Isırığında Neler Yapılmalı-Neler Yapılmamalı? Kene ısırığının fark edildiği an, keneyi derhal ve dikkatlice çıkarmanın büyük önem taşıdığını vurgulayan Ağca; “Keneyi mümkün olduğunca derinden ve ağzına en yakın noktadan yakalamak, özellikle kafa ve ağız parçaları olmak üzere, kenenin hiç kalıntı bırakmadan çıkarılması önemlidir. Zira dikkatlice çıkarılmazsa bu durum, hem bulaşıcı hastalığın yayılma riskini artırabilir hem de kenenin parçalanarak cilt altında kalmasına neden olabilir. Çıplak elle keneye asla temas edilmemeli, eğer elle tutulacaksa eldiven giyilmeli veya naylon bir poşet yardımı ile keneler toplanmalıdır. Yapışan keneler ise kesinlikle öldürülmeden, ezilmeden, patlatılmadan ve kenenin ağız kısmı koparılmadan, yavaşça çekilip alınmalıdır. Isırılan yer bol sabunlu suyla yıkanıp temizlenebilir” ifadelerine yer verdi. Ağca; “Vücuttaki kenelerin üzerine herhangi bir kimyasal madde (alkol, kolonya, vazelin, tırnak cilası gibi) dökülmemeli, sigara veya ateş kullanarak keneler uzaklaştırılmamalıdır. Çünkü bu maddeler kenenin kusmasına sebebiyet vereceğinden hastalık bulaştırma riskini artırmaktadır. Çıkarma işlemi başarılı olsun veya olmasın sonrasında kişi en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmelidir. Çünkü ısırılan kişinin iki hafta süreyle ateş, yoğun halsizlik, baş ağrısı, bulantı, kusma gibi belirtiler yönünden takip edilmesi gerekmektedir. Kene ısırmasından sonra şiddetli baş ağrısı, nefes darlığı, kalp çarpıntısı, kusma, kas ağrıları ya da vücudun herhangi bir bölgesinde felç bulguları ortaya çıkarsa derhal 112'yi arayıp ambulans çağrılması hayati bir önem taşımaktadır” diyerek önemli tavsiyelerde bulundu. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığından Korunma Yolları Nelerdir? Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığından korunma yollarına değinen Ağca; “Keneyle karşılaşılabilecek bölgelerde, ormanlık alanlarda, yüksek ot ve çalıların olduğu yerlerde koruyucu tedbirler alınmalı; açık renkli, uzun kollu gömlekler ve pantolonlar tercih edilmeli ve pantolon paçaları çorap içine sokulmalıdır. Kene ve böcek kovucu uygulanarak, keneler uzak tutulabilir. Özellikle kene bulunma ihtimali olan yerlerden geldikten sonra tüm vücut; özellikle diz arkaları, koltuk altları, bel ve saç derisi gibi kıvrık bölgeler kene varlığı açısından kontrol edilmelidir. Evcil hayvanları olan kişiler ise düzenli olarak kene kontrolü gerçekleştirmeli ve gerekirse kene önleyici ürünler kullanmalıdır. Yaşam alanları ve evler eğer bahçe veya yeşil alan içeriyorsa bu bölgeler düzenli olarak temizlenmeli, yüksek otlar, çalılıklar kesilmelidir. Kenelerin yaşam alanlarını ortadan kaldırmak için taş ve odun yığınları da azaltılmalıdır” şeklinde konuştu. Peki son günlerde gündemde olan “Sarı Kız Örümceği Isırması” ile “Kene Isırması” Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar Nelerdir? “Son günlerde gündemde olan Sarı Kız Örümceği, (halk arasında et yiyen örümcek) vücudu baş ve gövde şeklinde uzun iki kısımdan oluşan, sarı-kahverengi tonlarında, boyu 10 cm’ye ulaşabilen, 1 metre zıplama mesafesi olan saldırgan bir türdür. Ülkemizde daha çok Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde görülür. Bu canlıların örümceklerden ve kenelerden en belirgin farklılıkları deneysel çalışmalarla kanıtlanmış şekilde zehir bezi taşımamalarıdır. Ancak vücutlarına oranla en büyük ağız parçalarına sahip canlılardan biri olan Sarı Kız Örümcekleri, ısırdıklarında verdiği acıdan dolayı, kırsal bölgelerde yaşayan ve hayvancılıkla uğraşan halkın korkmasına neden olmaktadır. Isırdıklarında doku hasarı ve inflamasyon oluşturabildikleri, keliserlerinin yüzeyindeki patojen mikroorganizmalar nedeniyle, sekonder enfeksiyonlara neden oldukları, ısırılan kişinin bağışıklık sisteminin zayıf olması durumunda ölümlere neden olabildikleri bilinmektedir. Isırılan bölge başlangıçta ağrısızdır. Saatler, günler içinde önce ciltte kızarıklık şeklinde küçük bir lezyon oluşur, daha sonra lezyon büyüyüp ortası nekrotik bir hal alır. Böyle bir durumda derhal en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır” diyerek sarı kız örümceği ısırması ile kene ısırması arasındaki benzerlik ve farklılıklara açıklık getirdi.