Yaz aylarının etkisini yaşamaya başladığımız bu günlerde, ülkemizde yüksek sıcaklıkların yaşanacağı bilgisi uzmanlar tarafından veriliyor. İklimle ilgili yaşanan bu değişiklikler insan sağlığını da direkt etkiliyor. Konya Ticaret Odası (KTO) Karatay Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Ebelik Bölümü akademisyenlerinden Öğr. Gör. Fatma Bay, hava sıcaklıklarının artmasına bağlı olarak insan sağlığını tehdit eden unsurlar hakkında önemli bilgiler paylaştı. KTO Karatay Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Ebelik Bölümü akademisyenlerinden Öğr. Gör. Fatma Bay, iklimle ilgili yaşanan değişikliklerin insan sağlığını doğrudan etkilediğini, enfeksiyon hastalıkları, vektör ve zoonotik hastalıklar, su ile besin kaynaklı sorunlar nedeniyle de dolaylı maruziyetler söz konusu olduğunu aktardı. Sıcak Hava Dalgaları ve Gizli Tehlike Bay; “Son on yılda görülen sıcak hava dalgası nedeniyle kritik sayıda ölümler görülüyor. Hava sıcaklığının yükselmesi durumu aramızdaki gizli bir katil olabilir. Çevre sıcaklığı yükseldiği zaman, vücut ısısı da yükseliyor. Bu durum hastalıklara, kalp rahatsızlıklarına ve ölümlere neden oluyor. Isı dalgalarına bağlı en yüksek ölüm oranları 65 yaş üstü insanlarda görülüyor. Dünya Sağlık Örgütü, iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle 2030-2050 yılları arasında yıllık 250 binden fazla insanın öleceğini tahmin ediyor. Bazı gruplar sıcaklık artışından daha fazla etkilenebiliyor. Özellikle yaş (yaşlı-çocuk), cinsiyet (özellikle kadın ve gebe), sosyal dışlanma (göç edenler vb.), kronik hastalığa sahip olma, şehirde yaşama, az eğitimli olma, ilaç tedavisi alma, akıl hastaları ve açık havada çalışma gibi durumlarda ısı-ölüm ilişkisinde hassas gruplar bulunuyor” şeklinde konuştu. “Sıcaklık Değişimleri, İnsanın Temel Fizyolojik Mekanizmasını Etkiliyor” Hava sıcaklığı değişimlerinin, öncelikle insanın temel fizyolojik mekanizmasını etkilediğini söyleyen Bay; “İnsan vücut sıcaklığı, metabolizma tarafından üretilen ısı miktarı ile vücuttan atılan ısı miktarının değerleri ilişkilidir. Sağlıklı bir insanın vücut sıcaklığının sabit kalması bu iki mekanizmanın dengede olmasına bağlıdır. Sıcaklığın belirli sınırlar içerisinde tutulmasındaki esas neden, vücut fonksiyonlarının bağımlı olduğu pek çok biyokimyasal ve hücresel işlemlerin verimli ve doğru olarak gerçekleşmesidir. İnsan vücudunun sıcaklığı genel olarak 35-38°C limitleri arasındadır. Artan sıcaklıklar, beden ısısını normal seviyelerde tutmak için vücudun daha çok çaba sarf etmesine neden oluyor” dedi. “Isı İle İlgili Hastalıklar Yaşamı Tehdit Edebilir” Özellikle kapalı alanlarda ya da klima olmayan yerlerde bulunan kişilerin, yüksek vücut sıcaklığı önemli bir stres kaynağı olduğunu belirten Bay, “Yüksek vücut sıcaklığı sağlık problemi olan bireylerin günlük hayatını olumsuz etkiliyor. Isıya bağlı hastalık, vücut kendini soğutamadığı ve sağlıklı bir sıcaklığı koruyamadığı zaman ortaya çıkıyor. Vücut, normalde terleyerek kendini soğutur fakat bazen terleme yeterli olmaz ve vücut ısısı yükselmeye devam eder. Isı ile ilgili hastalıklar, kızarıklık veya kramplar gibi hafif durumlardan, sıcak çarpması gibi ciddi ve potansiyel olarak yaşamı tehdit eden durumlara kadar değişiklik gösterir” ifadelerine yer verdi. “Sıcak Çarpması En Ciddi Hastalıktır” Sıcak çarpmasının en ciddi hastalık olduğunun altını çizen Bay; “Sıcak çarpması en ciddi hastalıktır ve vücudun ısı kontrolünü kaybetmesi halinde ortaya çıkar. Vücut sıcaklığı çok kısa bir sürede 41.0°C’ın üzerine çıkar, terleme durur ve vücut ısısı kritik seviyeyi aşar. Belirtileri ise yüksek vücut sıcaklığı, terleme olmaması, sıcak ve kuru deri, halüsinasyon, bilinç kaybı, kafa karışıklığı, zonklama tarzında baş ağrısı, baş dönmesi, üşüme hissi, bulantı, kusmadır. Isı yorgunluğu ise vücudun fazla miktarda su ve tuz kaybetmesi ile ortaya çıkıyor. Yüksek tansiyonu olanlar, yaşlılar ve sıcak ortamlarda çalışanlar daha fazla ısı yorgunluğu yaşıyor. Belirtileri arasında ise; fazla miktarda terleme, yoğun bitkinlik, baş dönmesi, mide bulantısı, nemli, yapışkan, solgun deri, kas krampları, hızlı ve derin olmayan soluk alıp verme sayılabilir” dedi. “Yoksul Bölgelerde, Su Kaynaklı Hastalıklarda Artış Görülmesi Bekleniyor” Öğr. Gör. Fatma Bay, sıcaklığın uyarılma üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu vurgulayarak; “Aşırı uyarılma, dikkat ve kendini düzenleme becerilerinin azalmasına neden olurken, olumsuz ve düşmanca düşüncelerin de artmasına neden oluyor. Yıllık sıcaklık ortalamaları arttıkça, şiddet içeren suç oranlarının arttığı görülüyor. Özellikle yoksul bölgelerde, su kaynaklı hastalıklarda artış görülmesi bekleniyor. “Sıcak Hava Dalgası Olan Günlerde Erken Doğum Riski %16 Daha Yüksek” Aşırı sıcağın, yaşlıları gençlere oranla daha fazla etkilediğini aktaran Bay, 65 yaş ve üzerindeki bazı kişilerin, ısıyla ilgili hastalık riski altında olabileceğine dikkat çekti. Bay; “Risk faktörleri arasında yalnız yaşama, kronik tıbbi sorunlar ve bazı ilaçlar yer alıyor. Gebelik süreci, kadın vücudunda önemli değişikliklerin oluştuğu bir evredir. Gebelik ve yenidoğan dönemlerinde, ısı düzenleme yeteneğindeki değişiklikler nedeniyle kadınlar ısı stresine daha fazla yatkın olabiliyor. Çalışmalar, sıcak hava dalgası olan günlerde erken doğum riskinin %16 daha yüksek olduğunu söylüyor” şeklinde konuştu. Öğr. Gör. Bay’dan Sıcak Havalarda Sağlığı Koruma Önerileri Sıcak havalarda özellikle yaşlı bireylerin ve gebelerin yakınlarından sık sık bu bireylerin kontrol edilmesi, dışarı çıkma ihtiyaçlarının azaltılması, eğer çıkılması gerekiyorsa klimalı yerlerin (alışveriş merkezleri vb.) tercih edilmesini tavsiye eden Bay, sağlığın korunması adına hayati önem taşıyan önerilini şu şekilde sıraladı: Ayakları ve elleri serinletmek vücudu serinletmeye yardımcı olacaktır. Ayaklar soğuk su banyosuna konmalıdır. Bu durum ayak şişlerine de faydalı olacaktır. El ve bilekler soğuk su ile yıkanmalıdır. Gün içinde birkaç kez soğuk duş alınabilir. Havlu ile kurulanmak yerine kendiliğinden kurumayı beklemek daha iyi serinlemeye yardımcı olur. Ev ya da iş yerlerinde klima veya vantilatör; dışarıda dolaşırken el vantilatörü serinlemeyi sağlar. Su tüketmek çok daha önemlidir. Günlük 2 litre su tüketimine dikkat edilmelidir. Su tüketimini artırıcı doğal meyvelerden yardım alınabilir. Ancak kola gibi şekerli ve kafeinli içeceklerden kaçınmak gerekir. Kafein, daha fazla idrar atılımına neden olduğundan, fazla sıvı kaybetmemek için yaz aylarında çay ve kahveye sınır konmalıdır. İdrar renginden sıvı kaybını kontrol edilmelidir. Koyu idrar, az sıvı tüketildiğinin anlamına gelebilir. Güneşten kaçınmaya özen gösterilmelidir, bu yüzden şemsiye kullanılmalı ve mümkün olduğunca gölgede kalmaya çalışılmalıdır. Yüksek faktörlü güneş kremi kullanımı ihmal edilmemelidir. Aniden çok soğuk suya girilmemelidir. Açık renkli, hafif ve bol kıyafetler giyilmelidir. Sıcak çarpmasından şüpheleniliyorsa acil sağlık yardımı alınmalıdır.