X-ışınlarının insan üzerinde kullanılması, tıbbi görüntülemenin temelini oluşturuyor. Bu sayede, insan vücudunun iç yapısının görüntülenmesi sağlanarak bazı hastalık ya da rahatsızlıkların tespit edilmesi kolaylaşıyor. Konya Ticaret Odası (KTO) Karatay Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Tıbbi Görüntüleme Teknikleri Programı akademisyenlerinden Dr. Öğr. Üyesi Halil Türktemiz, iyonlaştırıcı radyasyonun olumsuz etkilerinden korunma yolları hakkında önemli bilgiler paylaştı. “İyonlaştırıcı Radyasyon, Birçok Sağlık Sorununa Neden Olabiliyor” X-ışınlarının; röntgen, bilgisayarlı tomografi (BT), skopi, mamografi gibi tıbbi cihazlarda kullanıldığını belirten KTO Karatay Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Tıbbi Görüntüleme Teknikleri Programı akademisyenlerinden Dr. Öğr. Üyesi Halil Türktemiz; “Radyasyon, boşlukta elektromanyetik dalgalar veya parçacıklar halinde enerji yayımı ya da aktarımı şeklinde tanımlanıyor. Radyasyon, iyonlaştırıcı radyasyon ve iyonlaştırıcı olmayan radyasyon olarak iki grupta inceleniyor. İyonlaştırıcı radyasyonlar, insan vücudunda hücrelerin ölmesi ya da zarar görmesi, DNA’da kalıcı bozuklukların meydana gelmesi, gözde katarakt oluşması ve kanser ile karşı karşıya kalınması gibi birçok sağlık sorununa neden olabiliyor. Tıbbi tanı ve tedavi süreçlerinde, iyonlaştırıcı radyasyon grubunda yer alan x-ışınları ve gama ışınları kullanılıyor. Dolayısıyla iyonlaştırıcı radyasyon alanında görev yapan sağlık çalışanlarının kendilerini, hastaları ve yakınlarını iyonlaştırıcı radyasyonun olumsuz etkilerinden mümkün olduğunca korumaları gerekiyor” şeklinde konuştu. “Maruz Kalınan Radyasyon, Mümkün Olduğunca Azaltılmalı” Radyasyon alanında görev yapan sağlık çalışanlarının, koruyucu ekipman kullanmasının gerekliliğinin altını çizen Türktemiz; “Radyasyon alanlarında görev yapan sağlık çalışanları kurşun paravan, kurşun önlük, tiroit koruyucu, gonad koruyucu, kurşun gözlük gibi koruyucu ekipmanların kullanımına özen göstermelidir. Hasta yakınlarının çekim esnasında gereksiz radyasyona maruz kalmaması için çekim odasında bekletilmemesine dikkat edilmelidir. Hasta yakınlarının, çekim esnasında hastanın yanında durmasını gerekli kılan durumlarda kendilerine koruyucu ekipmanlar verilerek, maruz kalınan radyasyonun mümkün olduğunca azaltılmasına önem verilmelidir” ifadelerine yer verdi. “Gereksiz BT Çekimlerinden Kaçınılması Gerekiyor” Türktemiz, BT çekimlerinde hastaların röntgene göre daha fazla radyasyona maruz kaldığını söyleyerek; “Gereksiz BT çekimlerinden kaçınılması gerekiyor. Hastanın rahatsızlığı, daha zararsız olan ultrasonografi, manyetik rezonans görüntüleme gibi alternatif yöntemlerle tespit edilecek durumda ise öncelikle onlar tercih edilmelidir. Hamileler ve hamilelik şüphesi olanlar radyasyon alanlarında bulunmamalı, ayrıca hastalar radyoloji ünitelerindeki uyarı levhalarına dikkat etmelidir. Hamilelere röntgen ve BT çekilmesi önerilmiyor. Fakat hamilelerin acil ya da hayati durumları söz konusu olduğunda, fayda zarar dengesi göz önünde bulundurularak röntgen ve BT çekimleri yapılabiliyor. Bu durumlardaki çekimlerde mutlaka hastanın karın bölgesi, kurşun önlükle korumaya alınmalıdır” şeklinde konuştu. “Sağlık Sorunları Ortaya Çıkmadan Önce Radyasyona Yönelik Önlem Alınmalı” Radyasyon duyu organlarıyla algılanamadığı için ömür boyu radyasyondan korunmaya dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Türktemiz; “Yapılan her çekimde gereksiz radyasyona maruz kalmak ya da radyasyondan korunma önlemlerine dikkat etmemek, geri dönüşü olmayan sağlık sorunları ile karşı karşıya kalma ihtimalini artırıyor. Unutulmamalıdır ki, sağlık sorunları ortaya çıkmadan önce radyasyona yönelik önlem almak, sorunlar ortaya çıktıktan sonra onlarla mücadele etmekten daha ucuz ve daha kolaydır” dedi.