İlk çağlardan beri medeniyet tarihinde bazı şehirler bazı önemli şahsiyetlerle birlikte anılır. Bunlardan biri de Konya ve Mevlâna’dır. Hiç şüphesiz ki Konya’nın mazisi çok gerilere gider. Konya Türkler tarafından fethedildikten sonra Müslümanlarca çok değerli bulunmuş, bir ilim ve medeniyet şehri haline getirilmiştir. Konya’nın Müslümanlarla ilk buluşması 723 tarihinde Emeviler devrinde olmuştur. 1071 Malazgirt zaferi ile ise bir Türk İslam yurdu haline gelmiştir. XI. yüzyıldan itibaren yaklaşık 220 sene Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti olarak kalmıştır. Bu dönemler Konya’nın en ihtişamlı dönemleri olmuştur. Çünkü Medine, Şam, Bağdat, Kahire gibi İslam Medeniyetinde nam salmış önemli şehirlerden sonra sıralamaya girme şöhretine ulaşmıştı. Bu şöhrette hiç şüphesiz ki Anadolu Selçukluları’nın devlet merkezi ve Ön Asya’nın uluslararası ticaret merkezi oluşu ve Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî’nin babası Bahaüddin Veled’in I. Alaeddin Keykubat tarafından Konya’ya davet edilmesi ve Mevlâna’nın babası ile birlikte Karaman’dan Konya’ya gelmesi önemli bir role sahiptir. Mevlâna bilindiği üzere 30 Eylül 1207 de Belh’te dünyaya gelmiştir. Esas adı Muhammed b. Muhammed b. Hüseyin el-Belhî’dir. Lakabı Celâleddîn’dir. “Mevlânâ” ise “efendimiz” manasına gelen ve onu yüceltmek maksadı ile söylenen bir sıfattır. Mevlâna soylu bir sülaleye mensuptur. O üç yaşında iken babasıyla birlikte Belh’ten ayrılmış, Nişabur, Bağdat, Kûfe, Mekke, Medine’ye geçerek buralarda bazı ünlü bilim adamlarıyla tanışmış ve onlardan dersler almış, sonra Şam-Halep yoluyla Erzincan ve Malatya’ya gelmiş, oradan da Larende (Karaman)’a gelmiş, burada yedi yıl ikametten sonra Konya’ya gelmiştir. O gün bugündür Mevlâna Konya ile birlikte anılır olmuştur. Konya denince ilk akla gelen Mevlâna, Mevlâna denince de hep Konya akla gelir olmuştur. Çünkü Mevlâna ile Konya özdeşleşmiş ve Mevlâna hayatının sonuna kadar bu şehirde yaşamış, birçok eser vermiş, öğrenci yetiştirmiş, halkına vaaz ve nasihatte bulunmuş, tasavvufi bir serüven yaşayarak bir tasavvuf kültürü ve buna bağlı olarak da çağının medeniyet kültürünün oluşmasına katkıda bulunmuştur. Anadolu Selçukluları döneminde Konya sadece önemli, bir siyaset ve ticaret merkezi olmanın çok ötesinde aynı zamanda önemli bir ilim ve tasavvuf merkezi de olmuştur. Mevlâna’nın Konya’ya gelişi ile Konya bir hoşgörü şehri haline gelmiş, onun felsefesi bu yüzyıla damgasını vurmuştur. Mevlâna ahilik kültürü ve geleneğine, ahiler de Mevlâna’nın ilmine ve fikirlerine bağlıdır. Konya şehri Moğol saldırılarına maruz kaldığı ve zora düştüğü zamanlarda şehrin en önemli savunma gücü ve sosyal dayanaklarından biri olmuşlardır. Zamanla Konya ve Mevlâna İslam Dünyası’nın önemli bir ilim, sanat ve tasavvuf merkezi haline gelmiştir. Konya, bir ilim ve medeniyet şehri olarak daha sonra Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna öncülük etmiş, Mevlâna, Osmanlının kuruluş ve diriliş aşamasında fikir önderliğinde bulunmuş, birçok Osmanlı şehzadesi ilmî, örfi ve siyasi tecrübesini, saygı ve görgü kurallarını Mevlâna diyarı Konya’da bizzat yaşayarak öğrenmiştir. Bu ön eğitim sonrasında başta Fatih Sultan Mehmet Han olmak üzere, Yavuz Sultan Selim, Kanunî Sultan Süleyman, II. Selim, IV. Murat ve son olarak da II. Abdülhamit Han Konya’ya birçok eser kazandırmış, bir kısmını tamir ve restore ettirmişler, birçok kültür ve sanat eseri katarak hizmet etmişlerdir. Mevlâna sebebiyle o gündür bu gündür hizmetler devam etmekte ve Konya da Türk İslam kültürüne önemli katkılar sağlamaktadır. Konya, Ülkemiz ve İslam Âlemi açısından önemli bir şahsiyet olan Hz. Mevlâna’nın 746. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri münasebetiyle KTO Karatay Üniversitesi Yönetimi, Fakültemizce 07-17 tarihleri arası haftanın önemi ve anlamına uygun düşecek bir etkinlik gerçekleştirmemizi istemiştir. Biz de bu yıl dönümünde “Mevlâna Düşüncesinde Beşerî Münasebetler” temasını uygun gördük ve bu uluslararası Sempozyumu Konya’nın önemli bilim, fikir ve sanat insanlarını bir araya getiren “Konya Fikir, Sanat, Kültür Adamları Birliği Derneği” ile birlikte gerçekleştirmekten büyük mutluluk duyduk. Bu önemli projenin gerçekleştirilmesinde iş birliğini kabul etmeleri nedeniyle Konya Fikir, Sanat, Kültür Adamları Birliği Derneği mensuplarına gönülden teşekkür ediyorum. Ayrıca Sempozyumun açılışına katılan ve bir konuşma yapan Sayın Rektör Vekilimiz Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Çağatay Ünüsan beye kalbi şükranlarımı iletmek isterim. Sempozyuma birçok ülkeden ve ülkemizden tebliğleri ile katılan ve katkıda bulunan değerli akademisyenlere ve araştırmacılara da ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Sempozyumun gerçekleşmesinin her aşamasında birçok yönüyle ilgilenen ve kitabın editörlüğünde de bulunan Tarih Bölüm Başkanımız Prof. Dr. Yusuf Küçükdağ beye ve mesai arkadaşlarına, Kar-Dil’den Uzman Sema Bilken hanıma çok teşekkür ederim. Üç oturumlu on altı tebliğin sunulduğu ve tartışıldığı, yedisi yabancı, dokuzu ülkemiz bilim adamlarınca sunulan bu tebliğlerin bir kitap şeklinde basılmasından dolayı da büyük mutluluk duymaktayız. Bu vesile ile başta Kurumsal İlişkiler Direktörü Murat Ayvacı beye ve mesai arkadaşlarına da çok teşekkür ederim. Bu tebliğler kitabının Mevlâna ile ilgili daha birçok araştırmaya vesile olacağı umudunu taşımaktayım. İslam kültürü ve medeniyetine önemli katkısı olan Mevlâna’nın fikirlerinin Konya, ülkemiz ve dünya insanını aydınlatmaya devam etmesi, insanların refah ve huzuruna vesile olmasını Yüce Mevlâ’dan niyaz ediyorum. Prof. Dr. Hüsamettin ERDEM KTO Karatay Üniversitesi Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Dekanı